Irkçılık dünya genelinde günümüz toplumunun en önemli sorunlarından biri. Dünya genelinde her toplumda bulunan ırkçılık, ten rengi, dili, inancı veya doğduğu ülke yüzünden farklı görülen herkese yönelik gerçekleştirilen olumsuz söz, davranış ve eylemler bütünüdür.
Irkçılık toplumların tüm katmanlarında yoğun olarak karşılaşılan bir durum ve elbette ki futbolda da ırkçılık maalesef çok yaygın. Milyonları statlara ve ekran başına çeken futbol sadece bir spor aktivitesi olmakla kalmıyor, bir kültür ve hatta bir yaşam biçimi oluşturuyor. Bu yaşam biçiminin içerisinde de ırkçılık kendine yer buluyor. Başta siyahi futbolcular olmak üzere, futbol oynamak için farklı ülkelere giden sporcular ırkçılıkla baş etmek zorunda kalıyor. Oynadıkları takım taraftarları bile bir maçta kötü oynamaları sebebiyle futbolculara ırkçı saldırılarda bulunabiliyorlar. Kaldı ki karşı takımın taraftarları zaten onlara saldırmaktan geri durmuyorlar.
Son yıllarda ABD başta olmak üzere birçok ülkede ırkçılıkla mücadele için çeşitli eylemler gerçekleştiriliyor. Özellikle 2020 yılının Mayıs ayında ABD’nin Minneapolis kentinde George Floyd’un ırkçı bir polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesinden sonra artan eylemler dünyada yankı buldu. “Black Lives Matter” hareketine dünya çapında birçok kesimden destek geldi ve İngiltere Premier Lig de desteğini sunan organizasyonlar arasındaydı. Premier Lig futbolcuları, hakemler ve teknik heyetler, her maçta başlama vuruşu öncesi diz çökerek ırkçılıkla mücadeleye destek sunmaya başladılar.
Premier Lig’de geçen sezon başlayan diz çökme eylemi 2020-2021 sezonunda da devam ettirildi. Ancak Premier Lig futbolcularından biri bu eyleme, eylemin içeriğine olmamakla beraber, eylemin sembolik hale gelmesi ve yeterli etkiyi artık oluşturmaması nedeniyle itiraz etti. Crystal Palace’ın Fildişi Sahili’li futbolcusu Wilfred Zaha, 13 Mart 2021’de oynanan West Bromwich Albion maçında başlama vuruşundan önce diz çökmeyerek bu eyleme katılmayan ilk futbolcu oldu. Zaha’nın elbette ki eylemin içeriğine itirazı yoktu ve eylemi devam ettiren futbolculara saygı duyduğunu açıkladı.
Zaha’nın talebi sembolik eylemlerden çok, gerçekçi çözümlerin hayata geçirilmesi ve uygulanmasıydı.
Zaha açıklamalarında özellikle ırkçılıkla mücadele için eğitim kurumlarını işaret etmiş, okullarda verilecek derslerle ırkçılığın ortadan kaldırılabileceğini vurgulamıştı. Aynı şekilde sosyal medyada yaşanan ırkçı saldırılar karşısında sosyal medya şirketlerinin de bu konuda girişimde bulunması gerektiğini belirtmişti. Zaha’nın bu çıkışının tartışmayı boyutlandırmak ve bireyleri harekete geçirmek adına etkili olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemde özellikle sosyal medyada yaşanan ırkçı saldırılara karşı birçok spor kulübü kendi kampanyalarını başlatmış bulunuyor. En son Premier Lig takımlarından Manchester United “See It. Report It.Stop It.” Kampanyasıyla taraftarlarından sosyal medyada karşılaştıkları ırkçı/ayrımcı paylaşımları kendilerine bildirmesini istemiş ve web sitelerinde şikâyet formu oluşturmuştu. Bu şikâyetlerin yerel kolluk kuvvetleriyle paylaşılıp yasal süreçlerin başlatılması hedeflenmişti.

Premier Lig’in diz çökme eylemi de, Zaha’nın bunun yetersizliğinden şikâyetçi olup diz çökme eylemine katılmaması da ırkçılıkla mücadele için önemlidir. Zaha bu karşı çıkışıyla, ilk başladığı günkü etkisinden uzaklaşma riski taşıyan diz çökme eylemini tartışmaya açmış ve mücadelenin sembolik kalmasının önüne geçmek istemiştir. Bu nedenle bu itiraz, ırkçılıkla mücadele etmesi gereken kişi, kurum ve organizasyonlara ırkçılıkla mücadelede yapabilecekleri daha fazla şeyin olduğunu hatırlatmış oldu.
Biz de PubLiga kanalında yayın yapan Half Pint ekibi olarak Zaha’nın bu duruşunu destekliyor, ırkçılıkla mücadelede kurum ve organizasyonların sembolik eylemler yerine gerçekçi ve daha kesin sonuçlar alacak düzenleme ve yaptırımları bir an önce hayata geçirmesini istiyoruz.