Bu ayın PodioMag yazısında gazeteciler için podcast’e dair genel bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Bu tavsiyeler benim subjektif yorumlarım olmaktan ziyade 2020 yazında gerçekleştirdiğim akademik bir çalışmanın sonuç bölümüne dayanıyor. Tavsiyelerin birçoğu gazeteciler dışındaki podcast yayıncıları için de faydalı olabilecek nitelikte.
Buyrun…
1. Podcast bir gazetecilik aracı olmaktan önce bir anlatım biçimidir.
Gazetecilerin podcast’e yaklaşırken en çok yaptığı hataların başında yeni bir formata geçtiklerinin bilincinde olmadan yazılı veya video işlerinde ne yapıyorlarsa aynısını yağmaya çalışmaları ve sesin doğasını görmezden gelmeleridir. Gazetecilik içeriği elbette diğer içerik türlerine nazaran kamu yararını merkeze koyması ile farklılaşır ancak bu, dinleyiciye ulaşma ve içeriği dinletme kaygınızın olmaması anlamına gelmez. Aksine, kamu yararının oluşabilmesi için bu içeriklerin ulaşmak istediğiniz dinle tarafından dinlenmesi gerekir. Bunu yapabilmek için de öncelikle bir hikaye anlatıcı olduğunuzu unutmamalısınız.
2. Podcast sese dayalıdır ve dolayısı ile okuma ile izleme arasında bir yerde durur.
Düşünüldüğünde, dinlemenin de görmek ve izlemekten ziyade okumaya daha yakın olduğu savunulabilir zira aktif ve bilinçli bir katılım gerektirir, argümantasyonun tutarlı ve mantıklı olması, metinsel yapılarda olduğu gibi elzemdir. Öte yandan, metinlere nazaran sesli içeriklerde hikâye anlatımı için daha geniş bir yelpazede araçlar mevcuttur. Bir alıntı yapıldığında doğrudan alıntı sahibinin sesi kullanılabilir, ara sesler ile dikkat toplanabilir, ciddi bir konu tartışılırken araya konan eğlenceli bir ses klibi ile dinleyicinin hem rahatlaması, hem de dikkatini tekrar toplaması mümkün kılınabilir. Özetle, sesli anlatıma dayalı podcast doğru kullanıldığında metnin rasyonalitesi ile görsel içeriklerin duygulara hitap eden eğlenceli olma vasfını bir potada eritebilir. Bir diğer deyişle bilgi aktarımı ile, duygu akarımının dengeli bir sentezi podcast’lerde potansiyel olarak mevcuttur.
3. Podcast genellikle eller, ayaklar ve gözler meşgul iken dinlenir.
Podcast, sesin doğası gereği zaman ve mekân kısıtının kalkmasına el, ayak ve gözlerin boşta kalması, yani ‘multitasking’i de ekler. Spor yapar, bulaşık yıkarken de podcast dinlenebilir. Bir ekrana bakılamayacak her yerde, kulaklıkla podcast dinlenebilir. Edison Research’ün 2020 yılında yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre podcast dinleme sebeplerinin başında her zaman, her yerde dinlenebilmesi ve dinlerken başka işler de yapılabilmesi gösterilmektedir. Türkiye’de özellikle İstanbul’da trafikte ve toplu taşımada geçen sürelerin uzunluğunun podcast dinleme bakımından bir fırsat olduğu da söylenebilir.
4. Podcast, tek başına bir gazetecilik mecrası olabileceği gibi, halihazırda faaliyet gösteren bir gazetecilik mecrasının destekleyici unsuru da olabilir
Türkiye’de Kısa Dalga, dünyada NPR’ın birçok işi tek başına podcast haber mecralarına örnek olarak gösterilebilir. Daha yaygın olanı ise, podcast’in otantik ve alışkanlık yaratan vasıflarından faydalanarak ana mecraya trafik, üye, abone, bağışçı çekmektir. New York Times’ın The Daily’si ve Monocle’ın Foreign Desk’i buna en iyi örnekler olarak gösterilebilir. Her iki podcast de, kendi mecralarına en çok abone çeken kanallar arasında gösterilmiştir.
5. Podcast üretiminde iyi ekipman sahibi olmak önemli olsa da, asıl üstünde durulması gereken eldeki ekipmanın ne kadar doğru ve iyi bir şekilde kullanıldığıdır.
Ses kaydı için çok yüksek meblağlı profesyonel ekipmanlar kullanılabileceği gibi, basit bir ses kayıt cihazı ve hatta akıllı telefon ile de kayıt alınabilir . Birçok gazeteci ve küçük yayıncı düşük maliyetli basit yaka mikrofonları ve sessiz, yankısız bir odada kayıt almaktadır. Bu bakımdan podcast’in yayıncılar, özellikle de gazeteciler açısından önemli bir artısının altı çizilmelidir: Podcast üretiminin giriş bariyeri oldukça düşüktür, büyük maliyetler, uzun ve emek yoğun süreçler, uzun zaman ve emek alan know-how birikimi gerekli değildir. Benzer şekilde kayıt için de optimum çözüm stüdyo ortamı olmakla birlikte yankı yapmayan bir odada, doğru seçilmiş bir mikrofonla yapılan ve popüler olmuş pek çok örnek mevcuttur. Burada önemli olan ortama uygun ekipmanın seçilip, doğru kullanılmasıdır. Ancak şu da atlanmamalıdır ki, sesin kalitesi, dinleme deneyimini doğrudan etkileyeceği için gazetecilerin imkanlar el verdiğince bu alanın uzmanları ile çalışması ve kendilerinin de en azından temel kavramlara aşina olmaları önerilir.
6. Podcast kesinlikle iki insanın yan yana gelip o an akıllarına geldiği gibi konuşmasından ibaret bir format değildir.
Gazetecilik odaklı başarılı podcastler ciddi bir planlama, uzman yapımcılar, doğru kullanılmış iyi ekipmanlar, taslak olarak hazırlanmış bir akış metni, belli sınırlar içerisinde tutulmuş süre, dinleyici odaklı ve gereken yerlerde dış seslerin, konuk seslerinin kullanıldığı bir montaj süreci, doğru dağıtım araçlarının kullanılması, dikkat çekici ve içeriği doğru aktaran bir marka yaratımı ve konumlanma, hedef kitlenin doğru tahlili, dinleyici geri bildirimlerinin toplanması ve tahlil edilmesi, sürdürülebilir bir gelir modeli geliştirmek için farklı yolların analitik bir karar verme süreci sonrasında denenmesini ve bunların başarı ile gerçekleştirilebilmesi için de doğru ekiplerle çalışmayı gerektirir. Geri bildirimler sadece kantitatif veri değil, doğrudan dinleyici yorumları da olabilir; zira dinleyicilerin motivasyonlarını anlamak hem podcast’in içeriğinin etkisini değerlendirmek hem de yayıncısını motive etmek için önemli bir unsurdur.
Not: Bu yazı, UMAG Yayınları’ndan çıkan Sivil Toplum Örgütleri için Hak Temelli Yayıncılık Kılavuzu içerisinde yayımlanan Gazeteciler için Podcast başlıklı bölümün sonuç bölümünün genişletilmiş halidir. Çalışma, akademik ve sektörel literatürün taranması ve Türkiye’den yirmiye yakın gazeteci ve uzman ile yapılan mülakatlara dayanmaktadır.