
Herkese merhaba!
Ben Elif Merve Alçın.
Bir süre boyunca Ben Önceden Pembe Sıçıyordum podcastiyle günlük hayatınıza salça olacağım. Bazen rahatsız edeceğim, bazen moralinizi bozacağım ama bu durumun hoşunuza gideceğinin garantisini asla vermiyorum. Tabii malum herkesin bir hobisi var: Kitap okumak, müzik dinlemek, gezmek, satranç oynamak… Benim hobim de insanlara salça olmak.
Biraz kendimden bahsetmem gerekirse -kendimden bahsetmeyi çok fazla sevmiyorum ama bu yazıyı hazırlarken kendimden bahsetmem gerektiği söylendi- Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Sözel bölümlerden mezun olan çoğu öğrenci gibi ben de uzun bir “işsizlik demeyelim de koza diyelim” döneminden sonra kendimi bir anda hiç beklemediğim bir alanda buldum: Grafik Tasarımı ve Sosyal Medya Yönetimi! İş buraya nasıl geldi derseniz size daha önce de söylemiştim, kendimden bahsetmeyi pek sevmem ama özetle “Ben Önceden Pembe Sıçıyordum.”.
Bölümümle ilgili olarak öğrenci koçluğu ve özel öğretmenlik yapıyor olsam da genel olarak yeni medyanın içinde kendine yer bulmaya çalışan bir kadından başkası da değilim.
Ek olarak podcastimde belirttiğim gibi harika bir botanikçiyim. Dipnot olarak acemilik zamanıma denk gelen bütün bitkilerden ve bitki sendikalarından özür dilerim. Bütün bu yukarıda saydıklarımı yaparken bir gün “Ben neden podcast yapmıyorum?” dedim. Şaka tabii ki böyle bir şey olmadı.
Ben Önceden Pembe Sıçıyordum aslında hayatımın sıradan bir gününde, hatta şehirlerarası bir otobüste aklıma geldi. Olağan şartlarda artık benim için bir hobiye (!) dönüşen iş görüşmelerinden birinden çıkmıştım, yolda çok umutlu olduğum bir yüksek lisans başvurusundan elendiğimi öğrenmiştim ve üstüne Bianet’e bir ay önce yaptığım podcast atölyesi başvurusundan da red yediğim bir gündü. “Hadi be, bu kadarı da üst üste gelmez” diyorsanız hayatıma hoş geldiniz! Hayatım tam da böyle bir panayır yeri. Her neyse, otobüsle evime dönerken okuduğum bu mailin daha sonra bir karışıklık neticesinde bana geldiğini öğrenmiş olsam da bu mail günümü mahvetmeye yetmişti.
Daha sonradan gelen düzeltme maili hayatımdaki bir şeyi fark etmemi sağladı: Ya “Ben
Önceden Pembe Sıçıyormuşum.”. Yani tam olarak böyleymiş aslında hayatım, birçoğunuzunki gibi. Karantina başladığından beri hepinizin hayatında olduğu gibi benim hayatımda da birçok şey değişmiş ve taşlar yerinden oynamıştı. İşte Ben Önceden Pembe Sıçıyordum da tam olarak böyle bir podcast. Sizinle beraber yerinden oynayan taşlarımızı bazen başkalarına bazen de birbirimize atacağız. Ama asla bu taşları yerine oturtmak için çaba sarf etmeyeceğiz.
Peki, kimleri taşlayacağız?
Sosyal medya platformlarında karşınıza çıkan o şaşalı hayatları, mükemmel yulaf ezmesi kâselerini, gece erken yatıp sabahın 6’sında yoga sınıfına gidenleri, evinin her tarafını kristallerle doldurmuş, sabah, öğle, akşam yüzüne çeşit çeşit maske uygulayan influencerları, ilkokulda 48’li pastel boya setiyle sınıfa gelen ve bütün resim dersi boyunca kalemlerine kimsenin dokunmasına dahi izin vermeyen çocuğu, atanamamış youtuberları, hayatımıza giren çıkan herkesi taşlayacağımız bir podcast. Tabii önce birbirimizden başlayacağız.
İlk taşı günahsız olarak ben atıyorum devamı sizde demek isterdim ama podcast sahibi ben olduğum için taşları hep ben atacağım.